KARAKTERLER
DEFNE
BURÇ
Hikayenin başlarında Defne on dört yaşlarında yeniyetme bir kızdır ve Amerikalıdır.
Lacivert gözleri ve beline kadar uzanan kumral saçları vardır. Cennet Adasın’da sıklıkla görülen ve geleceğinin haberini kara bulutlarla veren hortum geldiğinde canını
kurtarmaya çalışan, Defne’nin astığı bikinilerini savurarak toplamasıyla beraber Defne’nin savruk bir kişiliğe sahip olduğunu görürüz.Herne kadar boylu poslu olsada dişlerinde halen tel vardır. Defne çok akıllı, sportmen kızdır. Ailesi ne kadar tutucu olsa da, ona insanları seçme konusunda dikkatli olmasını söylesede, o sevecen ve arkadaş canlısıdır. Ailesi ile devamlı seyahat etmek zorunda kaldığı için fazla arkadaşı olmamıştır, o yüzden vaktini kitap okuyarak geçirmiştir. Bu da onu hayalperest bir kişi haline getirmiştir. Tatilde gördüğü Burç'a ilk görüşte aşık olmuştur ve onunla beraber maceracı ruhu canlanmış, bu da onları içinden çıkamayacakları maceraların içine sürüklemiştir.
Burç, hikayenin başlarında on beş-on altı yaşlarındadır. Ailesi ile birlikte İstanbul da yaşamaktadır. Babası sık sık iş seyahatine çıktığı için annesi ile birlikte Cennet Adasına tatile gelmişlerdir. Burç, cesur, efendi , yağız bir delikanlıdır. Defne ile tanışana kadar annesiyle tenis oynayıp boş zamanlarını kitap okuyarak geçirir. Babası iyi bir dalgıç olduğu için oğluna da küçük yaşda dalgıçlık eğitimi aldırmıştır. İyi seviye dalgıçlık yapmaktadır, kendi kategorisinde kurslara katılabilmesi için , başlangıç seviyesinde olan Defne'ye hergüne ders verir. Bu onun aynı zamanda yardımsever olduğunu da gösterir. Asyalıları andıracak kadar esmer , kara çekik gözlü ,elmacık kemikleri çıkık olan Burç aydınlık yüklüdür. Gizemli dörtlünün peşinden cesurca gitmeside onun maceraperest olduğunu gösterir. Kendine örnek aldığı kuzeni Ece vardır. Onu Defne' ye şu şekilde anlatır "Onu konuşmaya başlarsak, gün boyu başka konuya geçemeyiz. O benim yaşamdaki tek örneğim. Çalışkan ,dürüst, özverili, içtenlikli, Yüreği herkese karşı sevgi dolu........"
YUMA
YUEN
Yuma, Japonya'da doğmuştur. Amerikalılar Hiroşima'ya bomba attıklarında yedi yaşındadır ve Hiroşima'nın biraz uzağın da oturdukları için bombadan etkilenmemişlerdir. Ancak daha sonra hamile kalan annesi, radyasyon etkisinde kaldığı için yamru yumru bir bebek doğurmuştur ve bebek çok yaşamamıştır. Yuma bundan çok etkilenmiştir. Daha sonra Amerika'ya göç etmişlerdir. Yuma çok akıllı ve çalışkan bir çocuktur. Derslerinde hep başarılı olmuş, hatta okullar ona burs verme konusunda birbirleri ile yarış yapmışlardır. Üniversiteyi New York Üniversitesi'nin Genetik Mühendisliği Bölümü'nde bitirmiş, çeşitli ek dersler alarak alanının en başarılı kişilerden olmuştur. Japonya'nın balıkçılıkla geçindiğini bildiği için, Balıkları klonlama yöntemi ile daha fazla döllenmelerini sağlayıp, hızlı üreme ve ek protein oluşturma özelliği katmıştır. Bu da ülkesini ne kadar çok sevdiği ve kalkınmasına katkıda bulunmak için çalıştığını gösterir. Gen nakli ile kanser hücrelerini iyileştirme projesi ile Nobel Ödülüne Layık görülmüş ama Ödüle ismini veren kişinin kendi buluşu olan patlayıcıyla kardeşinin ölümüne sebep olduğunu bildiği için ödülünü almamıştır. Yuma'nın için de öfke vardır, kin vardır. Atom Bombasının ülkesine ve insanlara verdiği zarar yüzünden çok kızgındır ve insanlığa kırgındır. Bu yüzden büyük bir hırsla çalışıp insanların genlerini klonlayarak ideal insanı yaratmak istemektedir. Yuen ile üniversitede tanışıp aşık olup evlenmiş, onun sayesinde Mo Yaratığını tanımış ve hayran olmuştur ama daha sonra idealleri çatışınca birbirinin düşmanı olmuşlardır .Her zaman Yuen'den bir adım ilerdedir.
Mo yaratığını varlığını keşfettikten sonra tek hedefi onun olağan üstü özellikleri ile insan genlerini birleştirip IN-MO-SAN yaratmaktır. Bu konuda da her türlü deneyi yapabilecek kadar gözü karadır.
Yuen, Çinlidir. Pekin'den öğrenim görmek için Amerika'ya gelmiştir. O da Genetik Mühendisliği okumuştur. Yuma ile Üniversite'de tanışmışlardır ve Yuma onun yaratıcı zekasına hayran olmuştur. Arkasında devamlı Çin Hükümet'i vardır. Çin Hükümet'i çok başarılı olan Yuma ile evlenmesini istemiş , hatta Yuma'yıda alıp Çin'e getirmesini istemiştir. Yuen çok hırslı ve kıskançtır, tek korkusu Yuma'nın bir buluş yaparak Nobel Ödülü'nü almasıydı. Bu ödülü ülkesi için kendi almak istiyor, aslında burs vererek onu Amerika'ya yollayan Çin Devleti bunu ondan istiyor. Bu yüzden devamlı Yuma'yı da takip ediyor ve başarısını engellemek için hileler yapıyor. Kendine güveniriz ve ürkektir. Yuma onun için "Yuen benim etlerini yiyip attığım kemikleri yaşamakla yetiniyor "demektedir
NAHOBI
TOM/FRED
Sri Lanka'dan Maldiv'e göçmüş , yoksul bir ailenin çocuğudur. Hikayemizin başlarında on sekiz yaşlarındadır. Koyu esmer, kıvırcık saçlı, kara gözleri, sivri burnu, kocaman ağzı, iri beyaz dişleri ve yelken gibi kulaklarıyla çok sevimli bir gençtir. Uzun boylu ama kürdan gibi ip incedir. Tatlı dili , güler yüzü sayesinde bütün tatilcilerin sempatisini kazanmış, çok sevgi dolu sempatik bir gençtir. Ancak ne kadar dost gözükse de Yuen tarafından yedi yaşından itibaren yetiştirilmiş yetenekli bir ajandır. Hikayenin sonlarına doğru karekterinin biraz olduğu da ortaya çıkıyor. Para karşılığı Yuen'e ihanet edip Yuma'nın tarafına geçiyor.
Kısa boylu olan Fred ,kurnaz ve acımasızdır. Defne ve Burç'un suçlu olduğunu düşünüp , hep onları Öldürmek istemiştir. Yuma gibi genlerin evrimi üstüne üst ihtisas yapmıştır.
ARTHUR
DANNY
Artur, iri yarı, tok sesli olan Artur, füzyon yoluyla gen nakli ve gen şifreleme konusunda uzmandır.
Dany, realisttir , karşısında ki insana adil davranmaya gayret gösterir. Hücre kromozomları ile ilgili dalda, Eşsiz bir bilim adamıdır.